17 Aralık 2023 - Pazar

Zaman bizlere ne anlatıyor?

Zaman deyince, zamanın nasıl ve nelerle meşgulken geçtiği geliyor akla. İşte bu önemli sorunun önemine binaen sorumlu olduğumuz asıl mesele bu...

Yazar - Hayrünnisa YURÇ
Okuma Süresi: 5 dk.
336 okunma
Hayrünnisa YURÇ

Hayrünnisa YURÇ

-
Google News

Hayat başlarda köşeli, sonra yuvarlak;

Önceleri köşeleri bitmez sanarak;

Üzülür insanlar ufka bakarak.

Sonra tutulamaz zaman akan su gibi,

Hızla dönen duramayan top gibi,

Biraz yavaş gitse, duraklasa der gibi,

Hüzün verir takvimlerden düşen her yaprak.

 

Evet bir defa daha takvimlerimizi indirip, yeni takvimleri asacağız ve zamanın nasıl geçtiğine şaşıracağız. Zaman geçip gidiyor, kuşlar gibi uçuyor. Evet, şelaleler gibi geçiyor zaman...

Zaman deyince, zamanın nasıl ve nelerle meşgulken geçtiği geliyor akla. İşte bu önemli sorunun önemine binaen sorumlu olduğumuz asıl mesele bu. Dünya hayatı bize bir defa sunulan bir fırsat ve saniye saniye kaydediliyor. Miladi olarak ocak ayının başı tayin edilmiş yeni yılın başlangıcı için. Aynı zamanda, yıl sonu hesapların yapıldığı, geçmiş yılın hesabının, gelecek yılın planlamasının yapıldığı zaman dilimi ve batı dünyasının yıldönümü.

Bizde bu zaman diliminde hesaplar, kitaplar yapıyoruz. Ama bununla kalmayıp hristiyan dünyasının kutladığı gibi kutlamaya başladık yeni yılı da. Onlar Noel diyorlar ve hayali bir kahramanı dayatıyorlar dünyaya. Bacalardan girip hediyeler getiriyor çocuklara. İslam dünyasındaki çocuklara da bombalar atıyor bu noel babalar ve biz Peygamber Efendimizin hayatını öğretemediğimiz çocuklarımıza, Noel babayı yutturuyoruz maalesef...

Kainat boşluk kaldırmaz, Peygamber Efendimizle dolmayan gönül dünyası Noel babayla dolar. Bizim için yılbaşı olan Hicri yıl öğretilmez, gereği gibi anlatılmaz ve kutlanmazsa, ki bu Diyanet İşleri Başkanlığının yıllardır süren büyük bir ihmalidir, özellikle okullarda çocuklarımıza hicretin hicri yılbaşının bizin yılbaşımız olduğu öğretilmezse, işte böyle  batı dünyasının kutladığı  yeni yıl kutlamaları yapılır.

Bakınca sadece yılbaşının değil, her halimizin onlara benzediğini görüyoruz. Peygamber Efendimiz, “Kim hangi kavme benzerse onlardandır.” diyor. Uzun zamandır uyarılar, ardı ardına şefkat tokatları geldi Rabbimizden. Buları fırsata çevirmek, bu ciddi uyarıları dikkate almak bizim elimizde. Eğer aymamaya devam edersek, daha da büyükleri gelecek!

Daha büyük felaketleri kaldıracak gücümüz kalmadı. Bakın iki yıldır bulaşıcı hastalıktan genç ihtiyar demeden ölenlerden, yaşadığımız büyük deprem felaketlerinde on binlerce insanımızın vefat etmesinden, yaşadığımız onca acılardan ibret alamadık. Oysa, ölüm bize çok yakın. Yunus Emre’nin dediği gibi, gündüzleri iki kaşımızın arasında, geceleri yastığımızın altında olduğunu hatırlamanın ve kabre girenin kaçacak yeri olmadığını hatırlamanın tam zamanıdır. Kendimize gelmenin, uyanmanın, aslımıza dönmenin ve şu üç önemli soruyu sormanın zamanıdır; Nereden geldim, niçin geldim ve nereye gidiyorum? Bu soruların cevabını bulmaya mecburuz. Çünkü, yeryüzünün en büyük yolcusuyuz...

Yılbaşına niyet ederek hiçbir şey yapmamanın zamanıdır. Birileri ne yaparsa yapsın, biz kabre yalnız gireceğiz ve bize sunulan bunca nimetin hesabını vereceğiz...

Son yıllarda telefonlarımıza, yeni yıl bize müjdeli haberler getirsin, şans getirsin vb mesajlar geliyor. Geçtiğimiz yıl içinde yaşanan felaketlerde yıl suçlandı, kendimizde suç aramak yerine. Yeni hafta uğurlar getirsin, yeni ay şans getirsin vb gibi şeyler de cabası. Bunları birileri yazıyor, birileri de paylaşıyor ve  imanı tehlikeye düşürdüğünü fark etmiyor. Oysa söylenen sözler önemlidir. Peygamber Efendimiz, “Düşüncelerinize dikkat edin, söz oluverirler. Sözlerinize dikkat edin, davranış oluverirler. Davranışlarınıza dikkat edin, karakteriniz oluverirler.” Diyor. Bizim düşüncelerimize, sözlerimize, davranışlarımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. hem kendi adımıza  hem gelecek nesil adına ve dua etmemiz gerekiyor. Allah bu yeni yılda bize sağlıklı günler göstersin ,hayırlara vesile kılsın vs diyerek.

Bu ahir zamanın ahirinde en önemli şey, zamanın çarklarının hepimizi öğüttüğünü, zamanın hızla geçtiğini, bize Rabbimizin verdiği ömür müddetinin bir gün biteceğini ve misafir olduğumuz unutmamaktır. Rabbimizi razı edecek şekilde yaşamaya gayret etmemiz gerektiğini bilerek yaşamanın tam zamanı olduğunu biliyorsunuz. Bunu erteleyenler helak oldular...

Yine Mevlana’nın bir sözüyle bitirelim sözlerimizi; “Dem bu dem dir, dem bu dem, dem bu dem.”

Sağlıcakla kalın

 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları