Mutluluk bile hüzünle dengelenir
Hayallerle gerçekler aynı değil, bununla yüzleşen gençler de maalesef mutsuz oluyor. Mutsuz olunca da, hayatın gerçekleri ve yaşam maratonunun zorluğu karşısında durumun doğal olduğu, özellikle evlilik de zorlukların kaçınılmaz olduğu gerçeği unutuluyor…
Hayrünnisa YURÇ
-Mutlu bir hayat bile bir ölçü karanlık olmadan olamaz ve hüzünle dengelenmeseydi, mutlu kelimesi anlamını yitirirdi.
Carl Gustav Jung.
Kâinatta her şey zıddıyla biliniyor ve daha iyi anlaşılıyor. Karanlık aydınlıkla, güzellik çirkinlikle, sağlık hastalıkla, sevinç hüzünle vs. Mutluluk ise bize bu çağda hiç hüznü olmamak olarak anlatılıyor…
Dünya dört dörtlük olmadığı gibi, her şey öyle gözükse bile, görünenin zamanla geçici olması hasebiyle lezzetlerin acılaştığı bir yer dünya. Çünkü hiç bir şey yerinde durmuyor, gidiyor.
Özellikle evlilikte öyle bir düğün yapılıyor ki, sanırsın gelinler prenses, damatlar prens. Gerçi bu çook önceden kurulmuş bir tuzak; bebeklikten, oyuncaklardan başlıyor, okul çantalarının resimleriyle devam ediyor. Düğünle ve döşenen evlerle gençlere bu duygu-durum bu şekilde empoze ediliyor. Beslenmeyen ve desteklenmeyen ruhlar da huzursuzluğa hazır oluyor. Hayallerle gerçekler aynı değil, bununla yüzleşen gençler de maalesef mutsuz oluyor. Mutsuz olunca da, hayatın gerçekleri ve yaşam maratonunun zorluğu karşısında durumun doğal olduğu, özellikle evlilik de zorlukların kaçınılmaz olduğu gerçeği unutuluyor…
Aile müessesesinde sosyal medya ile de ciddi bir bozulma var. Orada dışarıya karşı gösterilen masalsı hayatın gerçek olmaması da ruhları yaralıyor ve çözüm yoluna gitmek zorlaşıyor maalesef. Yaşlı bir teyzemiz bunu çok güzel ifade ederdi; “insan hayatı hava durumu gibidir, bazen günlük güneşlik, bazen bulutlu, bazen de kara bulutlar kaplar gönül semasını.”derdi. Zorlukları anlayışla ve sabırla karşılamak, zaman tanımak, olayları büyütmeden, çözüm yoluna gitmek gerekiyor…
İnsan ilişkileri kolay değil ve ne yazık ki herkesin anladığı bir dil var. O dili kullanmazsak anlaşma olmuyor ve neye sabredip neye sabretmeyeceğimizi de iyi ayırt etmek gerekiyor. Peygamber efendimizin de evlilik hayatında sorunlar olmuştur, onları okumak ve en doğru reçetelere ulaşmak gerekiyor. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin bir sözü de hatıra getirilmeli; “Hak şerleri hayreyler, zannetme ki gayreyler, Arif anı seyreyler, Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.” Çerçeveletip duvarlara asılacak sözler bunlar.
Bugünkü gençlerin bu hakikatlere çok ihtiyaçları var. Ayrıca çevremizdeki akıllı ve aklının ışığını imandan alan büyüklere danışmak, onların tecrübelerinden istifade etmek gerekiyor. Gençlerin cesareti ve yeni bilgileriyle, yaşlıların tecrübelerinin el ele tutuşmasının zamanı geldi de geçiyor.
Dünya hayatının bir cennet yurdu olmadığı, mutluluk ve sevinçlerin yanında acıların ve üzüntülerin, eksiklerin ve hüzünlerin de yurdu olduğu unutulmamalıdır.
Sağlıcakla kalın.