21 Kasım 2023 - Salı

Bu son baharda yapraklarla insanlar da dökülüyor toprağa

Bu sonbahar güneş doğarken de hüzün veriyor, sararan vadesi tamamlanan yapraklar düşerken yeşil olanlar da düşüyor ve Gazze’de ölen çocukları anlatıyor...

Yazar - Hayrünnisa YURÇ
Okuma Süresi: 5 dk.
235 okunma
Hayrünnisa YURÇ

Hayrünnisa YURÇ

-
Google News

Her ne kadar sonlar başlangıçların habercisidir diye düşünsek de, hüzünlüdür sonlar, sonbaharlar. Mevlana, “Güneşin doğuşunu gördün ya, batışını da gör.” der. Evet, bu sonbahar güneş doğarken de hüzün veriyor, sararan  vadesi tamamlanan yapraklar düşerken yeşil olanlar da düşüyor ve Gazze’de ölen çocukları anlatıyor. Maalesef bütün dünya vurdumduymaz bir tavırla bu vahşeti ve soykırımı izlerken, ülkemiz gibi yanan, çırpınan sadece birkaç ülke var.

Yürekler yanıyor. Bir uyanma bir dirilmenin başlangıcı olur bu ateşler diye ümid ediyoruz, İslam toplumu olarak dinimizi daha iyi tanımamıza , yaşamamıza vesile olur diye ümid ediyoruz. Bu konuda devletimize, din adamlarına, öğretmenlere, medyaya  çok büyük işler düşüyor ki bu acılar son bulsun. Kışın ardından bahar geldiği gibi, dünya da bu acıların ardından huzura kavuşsun, herkes birbirine saygı duysun. Namaz kılarken omuz omuza olduğumuz gibi omuz omuza olalım, bir ve beraber olalım, dinimizin hayatımızın her alanında bize yol gösterdiğini ve bu kurallara uyduğumuz takdirde hem dünyada hem ahirette mutlu olacağımızı anlayalım.

Şimdi bana “Neredeyse her yazınızda sözü inanca bağlıyorsunuz.” sözlerini söylediğinizi duyar gibiyim. Benim kuşağımda olanlar hatırlarlar, eskiden televizyon yoktu, çok okumazdım ama vakıf olmuşumdur konularına. Teksas, Tommiks okunurdu, orada Kızılderililerin hayatından bahsedilirdi. Onlar bir kuklanın içine girerler, hani panayırlarda olur ya,  sadece başları gözükecek şekilde resim çekilirler çeşitli kahramanlarla, işte onun gibi bu kuklanın içine Kızılderililerin arkadaşlarından biri girer ve ona istediklerini söylerler, dua ederlerdi, neye inanacaklarını bilemeyen insanlar buna inanırlardı. Çünkü inanmak bir ihtiyaçtır, Allah insanın fıtratına yerleştirmiştir, ama bugün İslama inandık, iman ettik derken gerektiği gibi yaşamıyoruz, tam anlamıyla tanımıyoruz.  Bildiklerimizi samimi olarak yaşamaya çalışsak Allah elimizden tutacak ve bilmediklerimizi de öğrenip daha iyi yaşamaya çalışacağız. Hz. Ali R.A’nın bir sözü var, “İnandıkları gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlar.” ne kadar doğru, bugünkü halimiz bu  maalesef... 

Biz dinimizi yaşasak İslam alemi kan ağlamayacak. Bize “Abdestinizi alın, namazınızı kılın, orucunuzu tutun, susun, hiçbir şeye karışmayın.” denmiş. Bir kesime “Çalışmak ibadettir.” deyip,  ibadete gerek yok gibi inandırılmış. Başka bir kesime de, “İbadet et, bir lokma bir hırka yeter.” diye inandırılmış, hem ibadet edip hem çalışmak çok az bir kesimde var. Yaptığımız işin en iyisini en güzelini yapmak çok çalışmak  ve ibadet etmek dinimizin emri. Radyo programını hazırlarken araştırmıştım, Müslüman çok zengin olmayı biriktirmek için daha çok konforlu yaşamak için değil, ihtiyacı olanlara yardım etmek için istemeli, sizler de biliyorsunuz veren el alan elden hayırlıdır, zannettiğimiz gibi üstün değildir. Belki üsttedir ama üstünlük takvadadır, yani günahlardan kaçınmakla ve yardım ederken de malın sahibinin Allah olduğunu bizim sadece aracı olduğumuzu unutmamaktadır...

Bugün bize medya  tarafından lüks ve çok konforlu hayat özendiriliyor, cennet vari evler gösteriliyor ama dinimizden habersiz olunduğu için bu evler cehenneme dönüyor. Kütahyalı yaşlı bir teyzemizin dediği gibi, “Ahir zamanda evler cici olacak, içleri acı olacak.” ne kadar doğru söylemiş. Çare inancımıza sarılmakta, hem de canlarla, başlarla. Yoksa, bugün izlemeye dayanamadığımız acıları biz, evlatlarımız ve torunlarımız yaşarız Allah korusun. Rabbim bütün İslam aleminde zor durumda olanlara yardım etsin, biz de acil olarak ne yapabileceksek yapıp uyanışa geçelim. Allah’ın bize bir defa verdiği bu ömrü saniye saniye iyi değerlendirelim ve önce kendimize sonra çevremize faydalı olalım...

Birbirimize dualar edelim, yardım edelim, daha çok okuyalım , çalışalım, Mehmet Akif Ersoy’un bir dizesiyle bitirelim satırlarımızı, “Saye sarıl, hikmete ram ol, yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları