Hayat bayram olur mu?
"İnsanlar el ele tutuşunca bayram olur bunu hepimiz biliyoruz da, öyle bir ayrılık ve gayrılık var ki, avuç içi kadar, altına gireceğimiz bir toprak parçası için yakın akrabalar bile kırılıp yıkılıyor maalesef…"
Hayrünnisa YURÇ
-Şu Dünya'daki en mutlu kişi, mutluluk verendir
Şu Dünya'daki sevilen kişi, sevmeyi bilendir.
Şu Dünya'daki en güçlü kişi, güçlükten gelendir.
Şu Dünya'daki en bilgin kişi, kendini bilendir.
Bütün Dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa,
İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza.
Bütün Dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa,
İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza
Şu Dünya'daki en olgun kişi, acıya gülendir.
Şu Dünya'daki en soylu kişi, insafa gelendir.
Şu Dünya'daki en zengin kişi, gönül fethedendir,
Şu Dünya'daki en üstün kişi, insanı sevendir.
Bütün Dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza
Bütün Dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza.
Dünya muhabbet ve sevgi üzerine kurulmuş, sevgi ve muhabbet olmasa her şey ne kadar anlamsız olur bir düşünün…
Kâinattaki her şey sevgi ile birbirine bağlıdır, canavar hislerle hareket eden hayvanlar bile yavrularını severler. Bulut yağmuru, yağmur toprağı, toprak yağmuru sever. En sevilen varlık da yavrulardır. “Her şeyin küçüğü güzeldir.” derler ve en çok da insanoğlunun yavrusu bebekler, çocuklar sevimlidir. Anne ve babalar çocuklarının etrafında pervane olurlar.
Dün 23 Nisan’dı, çocuklarımız mutlu oldular, biz de mutlu olduk. Hoparlörden Şenay’ın yazımın başına koyduğum bu şarkı çalınıyordu, çok manidar geldi bana; Bir gün bayram olsa demiyordu, “Hayat bayram olsa.” diyordu ve bunun gereklerini de ifade ediyor bu şarkı. Bir başka anne de ilkokula giden çocuğuna okul tarafından 23 nisan için kıyafet dayatması yapıldığından bahsediyordu, maddi durumu iyi olan çocuklar bu kıyafetleri alıp sevinirken, maddi durumu iyi olmayan çocukların da boynu bükülüyordu. Peki bu nasıl çocuk bayramıydı? Madem ki çocuk bayramı, öksüz ve yetim cocuklar,f akir çocuklar sevindirilmeli değil miydi?..
Burada durup düşünmek gerekiyor, insanlar el ele tutuşunca bayram olur bunu hepimiz biliyoruz da, öyle bir ayrılık ve gayrılık var ki, avuç içi kadar, altına gireceğimiz bir toprak parçası için yakın akrabalar bile kırılıp yıkılıyor maalesef…
Nasıl el ele tutuşacağız! Bir yanda Gazze’de öldürülen binlerce çocuk yakıyor içimizi, “İslâm âlemi biraraya gelsin.” diyoruz, diyoruz da kardeşler, yakın akrabalar bir araya gelemezken, İslâm âlemi nasıl bir araya gelsin?!.
İşe kendimizden başlamak gerekiyor; en yakınımızdaki garip ihtiyaç sahiplerine el uzatmak, üç günlük dünyada kırgınlıkları aradan kaldırmak, affedici olmak, kaldıramayacağımız yükleri veren insanlar varsa yine affetmek ve zulmün devam etmemesi için uzak durmak, sevgiye ihtiyacı olanlara sevgi göstermek, şefkatle incitmeden el uzatmak, özellikle çocukları bir gün değil her gün sevindirmek, hepimizin görevi. Hayat o zaman bayram olacak inşallah…
O şarkının sözlerinde kendini bilmekten de bahsediyor, bu ne kadar çok önemli, ne çektiysek kendini bilmeyenlerden çektik, sınırı aşanlardan ve bilerek üzenlerden. Bunun çaresini de sabretmek zannettik. Oysa zulme sessiz kalan şeytandır. Bu zulmü yok etmeyi beceremedik. Yeni nesil bu konuda başarılı, zulme sessiz kalmıyor. Bir şekilde zulmü durduruyor. Hani hadsize haddini bildirmek, öksüze kaftan giydirmek gibiymiş, bizim nesil bunu bilemedi. Bir de yeni nesil bu teknolojiyi doğru kullanıp en iyiye yönlendirirse, dünyanın önü açık, iyi günler önümüzde ve ben umitvarım...
Sevgiyle kalın.